SEMİH ÇAĞRI GÜNEŞ
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ - 3.SINIF
Boşanma, geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin; her iki eş de hayattayken eşlerden birinin kanunda öngörülmüş sebeplere dayanarak açacağı dava sonucunda hakim kararı ile evlilik birliğinin sonlandırılmasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda boşanmaya imkan veren sebeplerin özel ve genel sebepler başlıkları altında tasnif edildiğini söylemek mümkündür. Bunlardan ilki ilgili kanunun 161-165.maddeleri arasında düzenlenirken sonraki 166.maddenin fıkralarında sayılmıştır. Bu yazının konusu anlaşmalı boşanma (TMK m.166/3) davasıdır. TMK m.166/3 anlaşmalı boşanma bağlamında şu düzenlemeyi getirmiştir:
"Evlilik birliği en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz”.
Burada genel ve mutlak bir boşanma sebebi vardır. TMK 166/3'ün şartlarının gerçekleştiğini gören hakim boşanmaya karar verir çünkü kanun, eşlerin boşanma hususunda anlaşmış olmalarını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına ve bu durumun ortak hayatın devamını beklenemez hâle getirdiğine ilişkin bir faraziye olarak kabul etmiştir. Ancak sırf anlaşmış olma, kendiliğinden boşanma sonucunu sağlamamakta, boşanma kararının verilmesi için bir sebep oluşturmaktadır. Buna dayanarak boşanmaya karar verilebilmesini kanun bazı ek şartların varlığına bağlamıştır (Dural, Öğüz ve Gümüş 125). Bu şartların kümülatif olarak gerçekleşmesi halinde anlaşmalı boşanma kurumu uygulanma alanı bulacaktır.
1.ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA BOŞANMA PROTOKOLÜNÜN YERİ
Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için tarafların yapmış oldukları anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunması gerekmektedir. Bu şarttan da anlaşılabileceği üzere boşanacak taraflar arasında kararlaştırılmış bir anlaşmanın mevcut olması gerekir. Taraflar bu anlaşmalarını sözlü yapabilecekleri gibi uygulamada sıklıkla karşılaşıldığı üzere yazılı olarak da yapabilirler.
Taraflarca yapılacak olan bu anlaşmada yine tarafların serbest iradelerinin uyuşması gerekmektedir. Eşlerden birinin dahi aldatma, yanılma, korkutma halleri altında anlaşmayı yapmış olması halinde irade sakatlığından bahisle boşanmaya hükmedilemeyecektir.Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2021/23500 E. 2012/27564 K. sayılı, 19.12.2021 tarihli ilamında:
“… davacının boşanma davasını kabul etmesi için davalıyı tehdit ettiği; davalının; eşinin tehdit ve korkutması sonucu boşanma davasının 27.12.2011 tarihli oturumuna gelip davayı kabul ettiği (...) görülmüştür. (...) Bu karar karşısında davalının anlaşmalı boşanma hükmüne esas alınan davayı kabul yönündeki irade açıklamasının tehdit ve davacının baskısı altında alındığı ve serbest iradesini yansıtmadığı kabul edilmelidir. Davalının hükme esas alınan irade beyanı tehdit ve korkutmayla elde edildiğine göre, tarafların boşanma ve ferilerinde anlaşma içinde oldukları kabul edilemez.”
demekle tehdit halinde eşin serbest iradesinin yokluğundan bahisle anlaşmalı boşanma kararının verilemeyeceğine hükmetmiştir.
Eşler tarafından anlaşma olgusunu ispatlayan ve TMK m.166/3'te de belirtildiği üzere boşanmanın mali sonuçları ile (varsa) çocukların durumu hususlarını açıkça ortaya koyan anlaşmalarını yazılı metne dökmeleriyle anlaşma protokolü oluştururlar.
Yargıtay’a göre taraflar boşanma protokolünden boşanma kararı kesinleşinceye kadar her zaman tek taraflı irade beyanı ile dönebilirler (Dural, Öğüz ve Gümüş 127).
Bu takdirde artık anlaşmalı boşanma davasının gerçekleşmesi mümkün olmaz. Ancak anlaşmalı boşanmanın red edilmesi, tarafların sonradan anlaşarak yeniden MK 166/3'e göre başvurmalarına ya da tek başlarına başka bir boşanma sebebine dayanarak dava açmalarına engel olmaz (Dural, Öğüz ve Gümüş 127).
Eşlerin yaptığı bu aile hukuku sözleşmesi, muhakkak surette boşanmayla ortaya çıkacak olan mali sonuçları ve çocukların durumuna ilişkin konuları içermelidir. Kanunda açıkça belirtilmiş bu hususlar boşanma protokolünün çerçevesini oluşturmaktadır. Eşler, (TBK m 26 kapsamında) bu hususlar dışında farklı konularda da uzlaşıp bunları protokole ekleyebilirler.
Boşanma protokolünün ihtiva etmesi gereken hususların irdelenmesi şu aşamada isabetli olacaktır.
1.1.BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARI
Boşanmanın mali sonuçları, maddi ve manevi tazminat talebini ve yoksulluk nafakasını anlatır. Bu konularda taraflar arası bir ihtilafın hasıl olması mahkemece anlaşmalı boşanma kararının verilmesine engel teşkil eder.
1.2.MÜŞTEREK ÇOCUKLARIN DURUMLARI
Boşanma, yalnızca boşanacak eşler açısından değil, bu kişilerin çocukları açısından da çok çeşitli sonuçlar doğurmaktadır. Bu bağlamda boşanacak tarafların boşandıktan sonra (varsa) müşterek çocuklarının akıbeti hakkında da mutabık olmaları gerekmektedir. Çocuğun velayetinin kimde kalacağının, çocukla kişisel ilişki kurulmasının (T.C. Anayasası 41/2 , TMK m.323), çocuğa iştirak nafakasının bağlanmasının (TMK m.182/2,c.2) boşanma taraflarınca görüşülüp karara bağlanmış olması gerekmektedir.
Tarafların düzenlemiş ve anlaşmaya bağlamış oldukları boşanma protokolünün hakimce uygun bulunmaması halinde hakim, TMK m.166/3,c.3 gereğince tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Burada üstün olan çocuğun menfaati olduğundan hakimin takdir yetkisi saklı tutulmuştur. Tarafların bu değişikliği kabulüyle anlaşmalı boşanmaya hükmolunur. Hükmün mevhum-u muhalifinden yararlanarak tarafların, hakimin yaptığı değişiklikleri kabul etmemeleri halinde anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmeyeceğini söylemek mümkündür.
2. ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA TARAFLAR VE DAVA EHLİYETİ
Boşanma davalarının tarafları eşlerdir. Bu bakımdan gerek davacı gerekse davalı ancak eş olabilir bu bağlamda boşanma davası açma hakkının şahısla kaim bir hak olduğunu söylemek mümkündür.Dava açma ehliyeti bakımından tam ehliyetli ve sınırlı ehliyetliler açısından herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Ancak sınırlı ehliyetsiz ve tam ehliyetsizler bakımından birtakım açıklamalar yapmak isabetli olacaktır.
Davacı olacak eş sınırlı ehliyetsiz ise yani ayırt etme gücüne sahip küçük ve(ya) kısıtlı ise yasal temsilcisinin rızasına gerek duymadan boşanma davası açabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/8798 E. , 2017/14467 K. Kararında:
"Davacı kadının TMK’nun 166/1. maddesi uyarınca açtığı boşanma davasında taraflar, ön inceleme duruşması sırasında TMK’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarını talep etmişler ve mahkemece tarafların TMK’nun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir. TMK’nun 166/3. maddesi gereğince tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verebilmek için hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi gerekir. Oysa, davalının “Akıl hastalığı” sebebiyle Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi gereğince kısıtlandığı, kendisine kızının "Vasi" olarak atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığından dolayı kısıtlanan kişi ayırt etme gücünden yoksun olup, tam ehliyetsizdir. Ayırt etme gücü bulunmayanların serbest iradesiyle beyanda bulunduklarından söz edilemez. Bu sebeple beyanları hukuki sonuç doğurmaz. Hal böyleyken tarafların TMK'nun 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesi de doğru olmayıp, açıklanan sebeplerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir."
demek suretiyle tam ehliyetsizlerin iradelerinin bizzat dinlenilmesinin mümkün olmadığını bu sebeple de anlaşmalı boşanma davası ile boşanamayacaklarını kabul etmiştir.
TMK m.166/3'e göre anlaşmalı boşanma davası görülürken hakim, tarafları bizzat dinlemelidir. Bu şartın sağlıklı şekilde yerine getirilmesi bakımından tarafların davaya katılması zorunludur. Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, 2021/ 7601 E., 2021 / 6759 K. sayılı 04.10.2021 tarihli ilamında, tarafların bizzat dinlenilmeden verilen boşanma kararının, bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir.Son olarak, anlaşmalı boşanma davasının avukatsız olarak yürütülmesinin mümkün olduğunu belirtmek gerekir.
3.ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 168.maddesinde belirtildiği gibi boşanma (veya ayrılık) davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri (TMK m.19) veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Davacı, hükümden bağımsız bir yerleşim yerine sahipse ve ayrıca davadan önceki son defa altı aydan beri eşi ile ortak bir konutta oturmakta idiyse, boşanma davasını ister kendisinin ya da eşinin yerleşim yerinin, isterse son defa altı ay birlikte yaşadıkları yerin mahkemesinde açabilir. Buna karşılık davacı eşin bağımsız bir yerleşim yeri yoksa, davayı ancak son defa altı ay birlikte oturdukları ortak konutun bulunduğu yer ya da eğer varsa diğer eşin oturma yeri mahkemesinde açabilir. Her iki eşin de bağımsız yerleşim yerleri yoksa o zaman dava, davadan önceki son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde açılır (Dural, Öğüz ve Gümüş 132).
4.ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME
4787 sayılı Kanunun 4.maddesine göre anlaşmalı boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Eğer davanın görüleceği yerde aile mahkemesi bulunmuyorsa dava, bu yer asliye hukuk mahkemesinde görülür.
5.SONUÇ
Bu çalışmada evlilik birliğinin sona erme şekillerinden biri olan boşanmanın özel bir türü, anlaşmalı boşanma, üzerinde durulmuştur. Anlaşmalı boşanma kurumu, 1988 yılında hukukumuzda yer edinmeye başlamıştır. Anlaşmalı boşanma, diğer çekişmeli boşanma davalarından farklı olarak daha kolaylaştırılmış şekilde evlilik birliğinin sona erdirilmesini sağlayan bir imkan olarak karşımıza çıkmaktadır. Evlilik birliğini sona erdirme konusunda uzlaşmış olan eşlerin, TMK m.166/3 kapsamında sayılmış şartların meydana gelmesi halinde, boşanmalarına hükmolunur.
KAYNAKÇA
Dural Mustafa, Tufan Öğüz, Mustafa Alper Gümüş. Türk Özel Hukuku Cilt III Aile Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi, 2023.
Asan, Sedanur. “Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma” . Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,2023.
Zehir, İlknur Pınar. “Boşanmanın Yan(Feri) Sonuç Sözleşmeleri”. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,2017.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Comments