Enes Malik Ayrenk
İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3.Sınıf
I. Giriş
Yapay zekâ kavramı, teknolojinin ilerlemesiyle giderek insan hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline gelmektedir. Çok hızlı bir şekilde gelişen ve değişen endüstri çağında sadece mühendislik alanında değil sosyal bilimler açısından da değişikliklere sebep olmaktadır. Değiştirici role sahip yapay zekâ, en genel ifadesiyle “kavrama, öğrenme, açıklama, düşünme, problem çözme, iletişim ortamı yaratma ve karar verme” gibi insan zekâsının dış dünyaya yönelik ürünleri olan üstün fonksiyonları gerçekleştirmesi beklenen yapay bilişim sistemleri olarak tanımlansa da en basit tarifi ile sorun çözme becerisine sahip makineler topluluğudur. Bu makineler farklı programlamalar, algoritmalar ve olasılıklar zincirinden oluşmaktadır. Öğrenme ve problem çözmeyi taklit etme suretiyle çalışmakta ve bunun için de çokça veri toplamaktadır. Yapay zekânın hukuk alanında kullanılıp kullanılamayacağı meselesi de bu veriler ile beraber doğmuştur. Bu meseleyle eş zamanlı olarak hukuki normlar temelinde bazı problemler de nihayetinde ortaya çıkmıştır.
II. Yapay Zekânın Hukuk Dalında Kullanımı
Yapay zekânın hukuk alanındaki kullanımı, teknoloji ile adalet arasındaki dengeyi sorgulatan önemli bir tartışma alanı hâline gelmiştir. Hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve insan unsuru, yapay zekânın bu alandaki potansiyel rolü konusunda hem fırsatlar hem de sınırlamalar doğurmuştur. Bu bağlamda, yapay zekânın hukuki karar alma süreçlerinde nasıl yer alabileceği ve hangi alanlarda etkin bir şekilde kullanılabileceği üzerine bir değerlendirme yapmak önemlidir. Hukuksal uyuşmazlıkları çözerken öncelikli olarak kullanılan muhakeme tekniği ile hüküm verilirken tüm bu mantık mekanizmalarının yanı sıra vicdani kanaat ile beraber yöresel örf ve adet kuralları da gerekir. Her ne kadar muhakeme faaliyeti ile tüm süreç değerlendirilip sonuca varılsa da hukuka uygun ve adil bir karar için vicdan ve toplumsal etik de gereklidir. Bu aşamalardan sonra yaptırım yani ceza belirlenir. Yapay zekânın sonsuz veri toplayabilme güdüsü ve derin öğrenme becerisi sayesinde sınırsız sonuca ulaşabilmesi mümkündür. Buradan hareketle tüm geçmiş hukuki süreç, ortaya konan uygulamalar, mahkeme kararları ve bütün deliller ile muhakemenin mantık aşaması tamamlanır. Geçerli mevzuat, deliller ve taraflara ait bütün bilgiler ile de yaptırımın ne olacağına karar verilir. Fakat yargıcın kullandığı vicdani kanaat faaliyetini kullanamaz. Dolayısıyla yapay zekâ kullanılarak ulaşılan her sonuç ile gerçek bir yargıcın verdiği hüküm her zaman örtüşmez ve sonuç olarak da hakkaniyet içermez.
Buna rağmen bazı alanlarda ise tereddüt olmadan yapay zekânın hukukta kullanılması mümkündür. Bunlardan biri ceza hukukundaki yaptırımlar ve infaz sistemlerdir. Cezalar, hapis ve adli para olarak iki türde düzenlenmiştir. Yapay zekâyla donatılmış sistemde sağlanan nesnel veriler ile bunun uygulanmasına ilişkin tüm içtihat, doktrin ve mevzuat uygulamalarıyla hızlı sonuç alma ve kararların tutarlılığı mümkün olabilir. Bir diğer alan ise bazı kalıp sözleşmelerin hazırlanmasıdır. Temel hukuki farklılıkların ve dil uyuşmazlıklarının olduğu durumlarda hazırlanması gereken her türlü ticarî, ikili ve diplomatik sözleşmeler yapay zekâ algoritması ile daha az zaman harcanarak ve iş yükü hafifletilerek hazırlanabilir.
III. Yapay Zekâ ile Beraber Gelen Kişilik Sorunu
Yapay zekâ her ne kadar insan zekâsını taklit ederek çalışabilse de bu sistemler bazı yetilerde derin öğrenme mekanizmasının özü olan yapay sinir ağları ile insan performansını aşmaya başlamıştır. Bu artışın getirisinin yanında ayrıca yapay zekânın hata yapabilme ihtimalinin oluşu ile yapay zekânın muhatap alınıp alınamayacağı sorusu doğmuştur. Peki yapay zekâ muhatap alınırsa karşılığı hukuken aranan ‘kişi’ midir?
Kişi TMK m.8 ve m.9 kapsamında tanımlanmıştır. Genel itibarıyla ise de kişi; davacı, davalı, şüpheli, sanık vb. sıfatlarla anılan bir öznedir. Kişiler, gerçek ve tüzel kişiler olarak ikiye ayrılır. Gerçek kişiler insanlardır. Tüzel kişiler ise şirket, dernek, sendika, devlet ve benzerleridir. Bu noktada yapay zekânın hukuki statüsü bakımında beş farklı görüş mevcuttur. Yapay zekânın eşya olduğu, köle statüsünde olduğu, gerçek kişi benzeri olduğu, tüzel kişi olduğu ve ayrı bir elektronik kişilik olduğu görüşü. Yapay zekâ bir eşyadır ve bu sebeple ancak kişilerin mülkiyet alanında olabilir. Roma hukukunda kölelerin eşya olarak kabul edilmesi doğrultusunda yapay zekâ da insan ürünü ve insan eşyasında olup köle statüsündedir. Son görüş kapsamında ise yapay zekânın ayrı bir tür ile e-kişilik statüsüne sokulup buna göre değerlendirilmesidir.
Mevcut hukuk sistemlerinde henüz kişi olarak kabul edilmeyen yapay zekâ oluşumlarının yol açtığı zararların giderilmesi sorunu da karmaşıktır. Bir görüşe göre yapay zekâ sistem(ler)inin kullanıcıları yani operatörleri eylemlerden sorumluyken bir diğer görüşe göre ise yapay zekâ sisteminin üreticisi sorumludur. Son bir görüşe göre ise yapay zekâ tek başına otonom kararlarından sorumludur. Sorunun Türk hukuku kapsamında çözümü ise TBK m.49’da düzenlenen “kusur sorumluluğu”, m.66/3 maddesinde düzenlenen “organizasyon sorumluluğu” ve m.71’de düzenlenen “genel tehlike sorumluluğu” kuralları içerisinde “kusursuz sorumluluk” bağlamında değerlendirilir.
IV. Kullanımdaki Mevcut Gelecek Perspektifleri ve Hukuki Gelişmeler
Yapay zekâ için sunulacak veri havuzunda gerçek kişilerin bu veriler üzerindeki hakları da tartışma konusudur. KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) kapsamında özel hayatın gizliliği öncelikli olmak kaydıyla kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak esastır. Direkt olarak Anayasa m.20/3 kapsamında ise herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Bundan sebeple yapay zekâ sistemleri içinde kullanılacak veriler için bir düzenleme olmasa da KVKK m.8 kapsamında da belirli hâller dışında rıza olmadan aktarılamaz ve kullanılamaz. Benzer şekilde 24 Mart 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan AYM’nin 2020/36976 numaralı kararına göre hakkında soruşturma devam eden başvurucunun sistemdeki verilerinin rızası olmadan kullanılışı Anayasanın 20.maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına aykırı bulunmuştur.
KVKK nasıl Türkiye için geçerli bir düzenleme ise GDPR (Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü) de tüm Avrupa Birliği alanında bireylerin veri koruma ve gizliliğine ilişkin bir düzenlemedir. Tüm bunlara ek olarak yapay zekânın yasalaşmasına yönelik ilk düzenleme de Avrupa Komisyonu tarafından 21 Nisan 2021 tarihinde sunulan ve yapay zekâ sistemlerinin piyasaya arzı, hizmete sunulması ve bazı uygulamaların yasaklanmasına dair kuralları belirleyen “Yapay Zeka Hakkında Uyumlaştırılmış Kurallar Getiren ve Bazı Birlik Yasama Tasarruflarını Değiştiren (AB)” 2024/168 sayılı tüzüktür. Bu tüzük de 12 Temmuz 2024 tarihinde AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır ve 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. AB’nin bu düzenlemesi ile hem yapay zekâ kullanımı hukuken tanınmış hem de insan odaklı ve güvenilir yapay zekâ teknolojilerinin benimsenmesini teşvik edip toplum güvenliğini ve hukukun üstünlüğü korumuştur. Hem yapay zekâ sistemlerinin kullanımı hem de mevcut verilerin devamlılığı ayrı bir dijital miras meselesi içindedir. Normal mirasın dijital versiyonunun da alt soya geçebileceği yönünde yasal bir düzenleme olmasa da bazı kararlar mevcuttur.
V. Ayrımcılık ve Adalet
Yapay zekâ sistemlerinin hukuk alanında kullanımı toplumsal adaletin sağlanması konusunda ciddi riskler de taşımaktadır. Yapay zekâ kullanımı hukuk sistemindeki önceden var olan ayrımcılığı sürdürebilir ve hatta daha da kötüleştirebilir. Daha önceden bahsedildiği şekilde makinenin öğrenimi için gerek duyulan veriler ve algoritmalar toplumsal ön yargılar ile tarihsel analizleri içerdiği takdirde adalet ortamının oluşmasını engeller. Sistemlerin öğrenme süreçleri, büyük miktarda veri ile beslenir ve bu veriler üzerinden çıkarımlar yaparak kararlar alır. Ancak bu verilerin niteliği, yapay zekânın verdiği kararların tarafsızlığını doğrudan etkiler. Eğer bu sistemlere giren ve öğretilen veriler, geçmişteki ayrımcı uygulamalardan veya ön yargılardan besleniyorsa sonuç da yine bunlara benzer olacaktır. Örneğin, bir suçlu profillemesi yaparken kullanılan veri seti, geçmişte belirli bir etnik gruba yönelik ayrımcı polis uygulamalarını içeriyorsa, sistem bu grubu daha yüksek risk kategorisine yerleştirebilir. Bu durum, hukukun evrensel ilkesi olan eşitlik ilkesini ihlal eder ve adaletin sağlanmasını engeller. Bu bağlamda yapay zekânın karar alma süreçlerinde adaletin sağlanabilmesi için, algoritmaların ön yargılardan arındırılması, şeffaflık ve hesap verebilirliğin artırılması, ayrıca insani faktörlerin göz önünde bulundurulması büyük önem taşır.
VI. Sonuç
Bilinen tarih ile beraber var olmuş hukuk ile daha sonraların insan ürünü olan yapay zekâ beraber düşünülmeli ve mutlak faydalarından etik şekilde faydalanılmalıdır. Avustralya Yüksek Mahkemesi Hâkimi Justice Nettle’ın da dediği gibi yeni teknolojinin inovasyonunda ve uygulamasında sadece ön planda olmak gibi bir sorumluluğumuz olmadığı gibi sağlaması muhtemel faydalardan dolayı heyecanlanmak için de nedenimiz var. Yapay zeka, tüm yasal sorunları çözebilecek yegâne yol olmadığı gibi bildiğimiz hâliyle hukuk mesleğini sonlandıracak öncü de değildir. Ancak, sorumlu ve etik bir şekilde kullanıldığında, yapay zekâ hukuk dağıtanların yetkisini arttırma ve adalete erişimi iyileştirme potansiyeline sahip bir araçtır. Sonuç olarak yapay zekâ ve hukukun bir arada bulunması daha adil, verimli ve erişilebilir bir hukuk sistemi üretebilir.
Kaynakça
“AB Yapay Zeka Yasası.” Sinerjik.org, 28 Mart 2023, sinerjik.org/wiki/ab-yapay-zeka-kanunu/. 6 Ağustos 2024.
“AI and the Law – Navigating the Future Together.” United Nations University, 9 Apr. 2024, unu.edu/article/ai-and-law-navigating-future-together. 6 Ağustos 2024.
Birtane, Şermin. “Hakime Yardımcı Yapay Zekâ.” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, c. 59, 2024, ss. 233–272, https://doi.org/10.54049/taad.1515051.
Çatlı, Mehmet. “Yapay Zekânın Anayasası: ‘Akıllı Anayasa’ Üzerine”. Adalet Dergisi, sy. 70, 2023, ss. 369-83, doi:10.57083/adaletdergisi.1285766.
Çitil Avukatlık Ortaklığı. “Çitil Avukatlık Ortaklığı - Yapay Zeka ve Hukuk.” Çitil Avukatlık Ortaklığı, 8 Şubat 2023, citil.av.tr/yapay-zeka-ve-hukuk/. 12 Temmuz 2024.
Erdoğan, Gökhan. “Yapay Zekâ Ve Hukukuna Genel Bir Bakış”. Adalet Dergisi, sy. 66, 2021, ss. 117-92.
Hartman, Elijah. “How AI Is Revolutionizing the Practice of Law.” Harris Sliwoski LLP, 3 Apr. 2024, harris-sliwoski.com/blog/how-ai-is-revolutionizing-the-practice-of-law/. 6 Ağustos 2024.
Kara Kılıçarslan, Seda. “Yapay Zekanın Hukuki Statüsü ve Hukuki Kişiliği Üzerine Tartışmalar.” Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, c. 2, 2019, ss. 363–389, https://doi.org/10.33432/ybuhukuk.599224.
Muhammet KÖKLÜ . “Yapay Zekanın Hukuki Sorumluluğuna İlişkin Tartışmalar - DEW PARTNERS.” DEW PARTNERS, 19 Nisan 2023, www.dewpartnerss.com/news/yapay-zekanin-hukuki-sorumluluguna-iliskin-tartismalar/. 12 Temmuz 2024.
Murat Osman KANDIR. “Türk Hukukunda Yapay Zeka Kullanımı.” Hukuk ve Bilişim Dergisi, 13 Ağustos 2023, hukukvebilisim.org/turk-hukukunda-yapay-zeka-kullanimi/. 12 Temmuz 2024.
“Regulation - EU - 2024/1689 - EN - EUR-Lex.” Eur-Lex.europa.eu, eur-lex.europa.eu/eli/reg/2024/1689/oj. (AB Yapay Zekâ Yasası)
Zeytin, Zafer ve Eray Gençay. “Hukuk Ve Yapay Zekâ: E-Kişi, Mali Sorumluluk Ve Bir Hukuk Uygulaması”. Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c. 1, sy. 1, 2019, ss. 39-70.
Mevzuat:
R.G. Tarih ve Sayı: 22/3/2024-32497 Furkan Çakır Başvurusu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
4721 sayılı “Türk Medeni Kanunu”
5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu”
6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu”
6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu”
Comments