top of page
Yazarın fotoğrafıHukukta Kariyer

FİKRİ MÜLKİYET VE REKABET HUKUKU İLİŞKİSİ

Beratcan Özdemir

Kocaeli Üniversitesi

Özet

Fikri mülkiyet hukuku, özel mülkiyet kavramının yaygınlaşması ile icatların, fikirlerin ve emeklerin hukuken korunmasını sağlamak amacıyla gelişmiş bir hukuk disiplinidir. Fikri emek ile ortaya çıkan bir ürünün, iktisadi bir gaye ile piyasada kendisine yer bulması ve tüketicilerin de maksimum refahı edinebilmesi için piyasaların otoriteler tarafından düzenlenme ihtiyacının doğması ile rekabet hukuku bugün kendi şeklini almıştır.

Fikri mülkiyet ve rekabet hukukunun ilişkisini inceleyeceğimiz bu yazıda, öncelikle bu hukuk dallarının korudukları menfaatleri irdelemenin yararlı olacağı kanaatindeyim. Dolayısıyla yazı içerisinde fikri mülkiyet ve rekabet hukuku disiplinlerinin tanımları, korudukları menfaatler ve işlevleri ayrı ve birlikte olacak şekilde değerlendirilerek okuyucu açısından öz bilgiler sağlama gayretinde olacağım.

Fikri Mülkiyet Hukuku

Fikri mülkiyet hukuku, ekonomik değer taşıyan gayri maddi/maddi her ürünün fikri değerini koruyan bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, telif hakları (copyrights) ve sınai mülkiyet hakları (industrial property rights) olmak üzere iki gruba ayrılır[1].

1. Telif Hakları

Telif hakları kişinin her türlü fikri emeği ile meydana getirdiği ürünler üzerinde hukuken sağlanan haklardır[2]. Bu kapsamda telif hakları, eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar olmak üzere iki gruptan oluşur.

1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 27.maddesi[3]:

1) Herkes toplumun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatları tatmak, bilim alanındaki ilerleyişe katılmak ve bundan yararlanmak hakkına sahiptir.

2) Herkesin sahibi bulunduğu (yarattığı) her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserinden doğan maddi ve manevi yararlarını korunmasını isteme hakkı vardır.

Dolayısıyla fikri haklar, bu anlamıyla korunması gerekli bir insan hakkıdır. Hakkın niteliği itibariyle doğması için bir tescile ihtiyaç yoktur. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakların, eserin ortaya çıkarılmasıyla doğacağı kabul edilmelidir. İnsan fikrinin yarattığı maddi olmayan mallar olarak nitelendirildiğinden soyut niteliktedirler. Fikri ürünün somutlaşmasıyla telif haklarının varlığı sona erdirilemez. Telif hakları, somutlaştığı maddi mallardan ayrı ve bağımsız bir hukuki değere, kıymete sahiptir.

Herkese karşı ileri sürülebilme niteliğini haiz olmalarından ötürü mutlak haklardandır. Ancak toplum menfaatinin muhafaza edilmesi gibi sebeplerle bu mutlak hakkın çeşitli şekillerde sınırlandırılması da mümkündür. (Örneğin, bir eserin şahsa mahsus kullanım için kar amacı güdülmeden çoğaltılabilmesi mümkündür.)

2. Sınai Mülkiyet Hakları

Sınai mülkiyet hakları; marka, patent, tasarım, faydalı model ve coğrafi işaretler gibi buluşların ve yeniliklerin, yeni tasarımların ve özgün çalışmaların ilk uygulayıcıları adına ticaret alanında üretilen ve satılan malların üzerlerinde, üreticisinin veya satıcısının ayırt edilmesini sağlayacak işaretlerin sahipleri adına, kayıt edilmesini ve böylece bu kişilerin ürünü üretme ve satma hakkına belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan haklardır. Sınai mülkiyet haklarında korumanın sağlanması için, ilgili patentin, tasarımın, markanın vs. Türk Patent ve Marka Kurumuna tescil ettirilmesi gerekmektedir. Sınai mülki haklar 5 kategori şeklinde incelenebilir:

1) Patent

2) Faydalı Model (Utility Model)

3) Marka (Trademark)

4) Endüstriyel Tasarım (Industrial Design)

5) Coğrafi İşaretler (Geographical Indications)

Rekabet Hukuku

Rekabet hukuku, serbest piyasa ekonomisini sürdürülebilir kılmayı amaçlayan ve teşebbüsler arası rekabete aykırı davranışlarını düzenleyen ve engelleyen bir hukuk dalıdır. Serbest piyasa ekonomisinin sürdürülmesi amacını taşıması sebebiyle de günün sonunda adil bir iktisadi denge ve tüketici refahı amaçlamaktadır[4]. Bu amaç, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları, piyasaya hakim olan teşebbüslerin mevcut hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek ve bunun için gerekli regülasyonları ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunması ile sağlanmaktadır. Böylelikle piyasada, hakim durumda olmayan teşebbüslerin yanında küçük ölçekli teşebbüsler de ekonomide kendine yer bularak çok çeşitli mal ve hizmet pazarın oluşmasına katkı sağlar. Çok çeşitli pazar, küçük teşebbüsler açısından kazanç kapısı olduğu gibi tüketicinin de çeşitlilikten doğan fiyat ve bunun yanı sıra mal ve hizmet kalitesinin piyasada varlığını sürdürebilmesi için belirli bir standardı yakalaması gerekliliği tüketici refahının sağlanmasında da önemli bir unsurdur.

Fikri Mülkiyet Ve Rekabet Hukuku

Liberal ekonomiyi benimsemiş ülkelerde, mevcut ekonominin sürdürülebilir devam edebilmesinin yolu otoritenin piyasayı denetleme ve düzenleme görevini yerine getirmesidir. Anayasa’nın 167.maddesinde, “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” denilmektedir. Devlet, rekabet otoritesi ile liberal ekonominin sürdürülmesine imkan sağlar ve bu ortamı korur. Bu nedenle devlet, hakim durumlarını kötüye kullanan teşebbüslerin uyumlu eylem ve davranışlarını, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da (RKHK) ifade edilen yasak eylemlerini sonlandırmalı ve bunları engelleyici şekilde yaptırımlarını gerçekleştirmelidir.

Teknolojik inovasyonlara, markalara, eserlere, tasarımlara asgari düzeyde koruma sağlamak, fikri mülkiyetin; mevcut pazarda sürdürülebilir bir adil rekabet ortamının oluşturulması ise rekabet hukukunun konusudur. Söz konusu disiplinlerin, amacının aşıldığı şekilde korunması bir bakımdan toplum menfaatine de aykırıdır. Nitekim fikri ürünler, ancak katı korumaların olmadığı bir toplumda değer kazanacak ve aynı şekilde rekabet de kendisini kısıtlayıcı katı şartların bulunmadığı bir piyasada güçlenip, teşebbüslerin kendisini geliştirmesine ortam sağlanacaktır. Bir başka deyişle her iki hukuk alanındaki düzenlemeler, amacın aşılması sebebiyle sosyal faydaya ağırlık verilmesini değil, bireysel faydanın da sosyal fayda kadar önemsenmesini gerektirir. Zira yeniliklerin gelişmesi ve somut hale gelmiş mal ve hizmetlerin pazarda kendisine yer bulması, ancak kendisini olağandan fazla kısıtlamayan bir ortamda bulunmasına bağlıdır.

Fikri mülkiyet hakları, sahibine tekelci nitelikte yetkiler vererek rekabeti sınırlayıcı veya yok edici işlev gösterebilmektedir. Anılan hakların bu niteliği, hak sahiplerine monopol karı kazandırabilir. Böylelikle pazara yeni girecek olan teşebbüslerin rekabet edememesi ile sürdürülebilir bir rekabet ortamından uzaklaşılarak, günün sonunda amaçlanan tüketici refahı da sağlanamaz. Özellikle lisans anlaşmaları bu bağlamda büyük önem taşımaktadır[5].

RKHK hazırlanırken Rekabet Kurumu ve mahkemelerin ilişkileri konusunda düzenlemeye gidilmemesi birtakım sorunları beraberinde getirmiştir. Yargıtay, önüne gelen bir davada rekabet hukukuna aykırılık iddiası varsa, Rekabet Kurulu’nun bu husustaki kararının bekletici mesele yapılması gerektiğini kabul etmiştir[6].

Rekabet hukuku, telif hakları, marka, patent, endüstriyel tasarım, ticari sırlar gibi fikri mülkiyetin konusunu oluşturan alanlarla giderek daha fazla iç içe girmiştir[7]. Fikri mülkiyet haklarının katı bir şekilde korunmasının ifade edilen sebeplerle yeniliğin teşvik edilmesine ve rekabetin sürdürülebilmesine olan etkisinden bahsetmiştik. Bu bağlamda gerçekleşen yeniliklerin fikri haklarının muhafazası, rekabet piyasasına gelecek zamanlarda nasıl bir yön verecektir, merak konusu.


[1] Dünya Fikri Haklar Örgütü (WIPO), fikri hakları iki ana başlık altında değerlendirmektedir (Dericioğlu, 2016 ve WIPO, 2016): 1) Sınai Mülkiyet Hakları ve 2) Telif Hakları. [2] www.telifhaklari.gov.tr [3] https://www.ohchr.org/en/udhr/documents/udhr_translations/eng.pdf , Universal Declaration of Human Rights [4] Taylor, Martyn D. (2006). International Competition Law: A New Dimension For The WTO, Cambridge University Press. [5] SULUK C., KARASU R., NAL T., Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017 [6] 19. HD., 01.11.1999, E. 3350 / K. 6364 [7] Antitrust Enforcement And Intellectual Property Rights: Promoting Innovation And Competition, by U.S. Department of Justice And Federal Trade Commission, April 2017



KAYNAKÇA

· Universal Declaration of Human Rights

· International Competition Law: A New Dimension For The WTO, Cambridge University Press.

· SULUK C., KARASU R., NAL T., Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017

· U.S. Department of Justice And Federal Trade Commission

558 görüntüleme0 yorum

コメント


Yazı: Blog2 Post
bottom of page