İnci Sevi Kaya
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Anayasa Mahkemesi, “Ford Otomotiv A.Ş. (“Ford”)” bireysel başvuru kararı ile rekabet hukuku uygulamalarının anayasallığı hakkında tespitlerde bulunmuştur. Bu karar ve gerekçesinin sonraki aşamada ne ifade edeceği tartışma yaratmıştır. Karara konu iddialardan konut dokunulmazlığına ilişkin değerlendirmelerin özellikle incelenmesi rekabet hukukunda ileride yaşanabilecek değişimleri öngörmek bakımından önemlidir.
Bir adım geriden olayların gelişimini aktaracak olursak, otomobil üreticilerinin fiyatlarını arttırdığı iddialarını araştırmak amacıyla Rekabet Kurumu, ön araştırmada bulunmak için teşebbüslerin yerinde incelemesini gerçekleştirmiştir. Ardından rekabeti kısıtlamak amacıyla bilgi paylaşımı yapıldığı iddiası ile soruşturma süreci başlamıştır. Bilgi paylaşımının tek başına uyumlu eylem olarak kabul edilmemesi gerektiği bu süreçte savunulmuştur ancak soruşturma sonucunda 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un (“Rekabet Kanunu”) 4. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılmış ve başvurucu Ford ile bazı diğer taraflara idari para cezası verilmiştir. Başvurucu idari para cezası ile ilgili olarak idari yargı yoluna başvurmuştur. Dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. Buna karşı olarak başvurucu temyiz yoluna başvurmuş ancak karar onanmıştır. Bireysel başvuruya konu iddialardan ikisi, işyerinde incelemenin Anayasa’nın 21. maddesi uyarınca konut dokunulmazlığının ihlal edildiğine ilişkindir.
Konut dokunulmazlığı hakkındaki değerlendirmede Anayasa Mahkemesi öncelikle konut kavramını tanımlamıştır. Konut kavramının işyerlerinin herkese açık aleni alanları dışında kalan kısımlarını de kapsamakta olduğunu belirtilmiştir. Rekabet Kurumu’nun ön araştırma yapmak üzere gerçekleştirdiği aramanın da Rekabet Kanunu’nun 15.maddesinde gösterildiği üzere teşebbüslere kolaylık sağlamak konusunda bir kanuni yükümlülük getirdiği aksi taktirde Rekabet Kanunu’nun 16.maddesinde öngörülen şekilde yerinde incelemeyi zorlaştırmaktan para cezası uygulanabildiği iletilmiştir. Anayasa’nın 21.maddesinde ise hâkim kararı olmadıkça kimsenin konutuna girilemeyeceği, arama ve el koyma yapılamayacağı anayasal güvence altına alınmıştır. Rekabet uzmanlarınca yapılan bu incelemenin Rekabet Kanunu kapsamında hâkim kararına bağlı olmadığı vurgulanmıştır. Rekabet Kurulu (“Kurul”) uzmanlarının yerinde inceleme yapmasının gecikmesinde sakınca bulunduğu varsayıldığı durumda bile Kurul kararının yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulmadığı da belirtilerek zaten düzenlemede gecikmesinde sakınca olan hallere ilişkin münhasır bir ayrıma gidilmediği bu nedenle de 21.maddenin sunduğu anayasal güvencenin ortadan kaldırıldığı tespit edilmiştir.
Konut dokunulmazlığına ilişkin iddiaya yönelik olarak karşı oyda ise başvurucunun işyerinde yapılan incelemenin Anayasa’nın 21.maddesinde geçen “arama” faaliyeti olmadığı kanunla Rekabet Kurumu’na yetki olarak verilen bir “yerinde inceleme” olduğu bakış açısı sunulmuştur. Yerinde inceleme faaliyetinin bir zarara yol açtığı iddiasıyla da açılmış bir davanın söz konusu olmadığı, başvurucunun yerinde inceleme sırasında itirazda bulunmamış olduğu gibi hususlara dikkat çekilmiştir. Başvurucunun bilgisiyle ve başvurucunun teslim ettiği belgeler üzerinden yapılan incelemenin ölçülü bir müdahale teşkil edeceği, kanuni dayanağı bulunan bu olayın konut dokunulmazlığı ihlali şeklinde değerlendirilmeyeceği gerekçeleri sunulmuştur.
Elbette bunun bir bireysel başvuru kararı olduğu, Rekabet Kanunu’nda yerinde incelemeyi olduğu gibi düzenleyen tüm maddelerin hala yürürlükte durduğu, yani bu aşamada Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmadığını hatırlatalım. Uygulamada da bu kararın arkasından gözlendiği üzere Rekabet Kurumu hiçbir değişiklik olmadan yerinde incelemelerine devam ederek faaliyetlerini sürdürmektedir. İleride yerinde incelemeyi düzenleyen maddelerin iptali somut norm denetimi yoluyla konu hakkında bir dava görmekte olan mahkemece Anayasa Mahkemesi’ne iletilirse Anayasa Mahkemesi'nin hâkim kararı olmaksızın arama öngören kanun hükümleri için iptal kararı verecek olması muhtemel görülmektedir. Yerinde incelemelerin hızlı ve habersiz olmasının rekabet ihlali yapan teşebbüsleri tespit etmek açısından pratik öneme sahip olduğu, çoğunlukla uygulamada gerekli bulguların bu sayede toplandığı düşünüldüğünde ileride yaşanması muhtemel bir soyut norm denetimine kalmadan yasamanın harekete geçmesi önem taşımaktadır.
Şunu belirtmek gerekir ki, kararın hiçbir yerinde bu ihlaller gerçekleştirilerek elde edilmiş delillerin hukuka aykırı delil sayılacağı ifadesi yer almamıştır. Başvurucunu iddiaları arasına bu yollarla elde edilmiş delillerin hukuka aykırı delil olduğu ve bu nedenle idari para cezasına konu edilemeyeceği yönünde bir konu yer alsaydı kararın sonuçları nasıl yankı bulurdu bilinemez ancak bir sonraki benzer bireysel başvuruda bunun da iddialar arasında yer alması oldukça muhtemel görünüyor. Bu da demek oluyor ki Ford kararında Anayasa Mahkemesi'nin henüz incelemediği bu husus ilerleyen dönemlerde rekabet hukukunda belki de geriye dönük ciddi değişikliklere yol açabilir. İdeal bir hukuk devletinde şu aşamada anayasallığı önceleyen yasamanın devreye girerek Kurul’un yerinde inceleme prosedürüne hâkim onayını da dahil eden bir kanun değişikliği yapması beklenir. Ancak çoğu zaman olduğu gibi yasamanın Anayasa Mahkemesi kararları üzerine sessizliği sürecek olursa rekabet hukuku alanında karışıklıklar yaşanabileceği öngörülmektedir.
İlgili Mevzuat ve Karar
7/12/1994 Tarihli ve 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun
Anayasa Mahkemesi, 2019/40991 BN. 23/3/2023 (RG 20/6/2023, S. 32227).
Comments