top of page
Yazarın fotoğrafıHukukta Kariyer

Rekabet Hukukunda Hakim Durumun Kötüye Kullanılması: Google Kararı Üzerine Bir İnceleme

Ayşe Begüm Deveci

İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi / 4. Sınıf öğrencisi

 

            1980’li yılların başlarından itibaren Türkiye’de serbest piyasa ekonomisi benimsenmiştir. Serbest piyasa ekonomisinde üretim, dağıtım, yatırım ile ilgili kararlar arza ve talebe dayalıdır. Mal ve hizmet fiyatları serbest fiyat sistemi içinde belirlenmektedir. Arza ve talebe dayalı olan, serbest fiyat sisteminin söz konusu olduğu bu ekonomi modeli beraberinde serbest rekabet ortamını da getirmektedir. Yani, söz konusu serbest piyasa ekonomisinin özünü rekabet kavramı oluşturmaktadır.

 

            Kanunda verilen tanımı itibariyle rekabet kavramı, mal ve hizmet piyasalarında bulunan teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarıştır. Bir başka anlatım ile, iktisadi anlamda rekabet, satıcıların daha çok kâr elde etmek amacıyla daha fazla sayıda müşteri kazanarak mal ve hizmet satışlarını artırmak için birbirleri ile girdikleri yarış olarak tanımlanabilir. Teşebbüsler bir piyasa içerisinde daha büyük bir pazar payına sahip olmak, kâr elde etmek, satış miktarlarını artırmak gibi amaçlarla birbirleriyle yarış halindedirler. Rekabet kavram itibariyle her ne kadar olumsuz bir çağrışıma sahip olsa da, aslında birçok olumlu sonucu da beraberinde getirmektedir. Rekabetçi piyasaların bu olumlu sonuçları arasında ürün çeşitliliğine sebep olması, düşük fiyat yüksek kalite yaratması, teknolojik gelişmelere yol açması, girişim özgürlüğü sağlaması gibi sonuçlar sayılabilir.

 

            Yukarıda sayılan ve daha birçok nedenden ötürü günümüzde devletler kendi ekonomi sistemi açısından teşebbüsleri rekabete teşvik eder. Fakat bu rekabet ortamını tamamen kendi halinde “özgür” bırakmaz. Bunun başlıca nedenlerinden birisi, devletin hiçbir şekilde müdahale etmediği ve tamamen serbest bıraktığı piyasalarda rekabetin yerini kartelleşmenin ve tekelleşmenin alacağıdır. Dolayısıyla serbest piyasa ekonomisinde devlet müdahalesi ile birlikte teşebbüslerin toplumsal refaha zarar verecek ve ekonomik gelişmeyi durdurabilecek davranışları sınırlandırılır. Rekabet ortamının sahip olduğu önem karşısında devlet, düzenleyici ve yasaklayıcı hükümler getirerek rekabet ortamının kurulması ve devamının sağlanması için gerektiğinde piyasaların işleyişine ve piyasalardaki teşebbüslere müdahale etmektedir. Devletin yaptığı hukuki düzenlemeler ile piyasaya müdahale edilmemekte, aksine rekabet ortamının sınırları belirlenerek her teşebbüs için eşit ve serbest bir şekilde rekabet etme imkanı yaratılmaktadır.

 

            Bu bilgiler ışığında, ülkemizde rekabet hukuku açısından en önemli gelişme 1994 yılında kabul edilen 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (Rekabet Kanunu)’dur. Söz konusu kanunun kabulünden önce ve hala yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 167. Maddesinde devletin piyasalarda sağlıklı rekabet ortamını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmekte, kartelleşmenin ve tekelleşmenin önlemesi gerektiğine değinilmektedir. Rekabet Kanunu ile buna dayanılarak kabul edilen yönetmelikler, kılavuzlar ve tebliğler ikincil mevzuat olarak Türk rekabet mevzuatını oluşturmaktadır. Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un temel amacı etkin rekabet ortamının korunması, rekabeti engelleyecek nitelikteki hareketlerin önlenmesi, eşit ve adil şekilde bir rekabet ortamının sağlanması şeklinde sıralanabilir. Bu sayılan amaçların gerçekleştirilmesi amacıyla Rekabet Kanunu’nun yürürlüğe girmesinin ardından idari bir yapı olarak Rekabet Kurumu kurulmuştur. Rekabet Kurumu’nun en yetkili organı olarak Rekabet Kurulu faaliyet göstermektedir. Rekabet Kurulu, rekabetin korunmasına yönelik düzenlemeler ve tedbirlerle, Rekabet mevzuatına aykırılık durumlarında nihai karar verme yetkisi ile birlikte rekabet kanunun uygulayıcısı konumundaki organdır.

 

            4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’da bulunan üç yasaklayıcı hükümden birisi “hakim durumun kötüye kullanılması yasağı”dır. Serbest piyasa ekonomisinin kabul edildiği bir ortamda, rekabet halindeki teşebbüslerin en büyük hedefleri rakiplerine karşı üstün bir pozisyona gelerek lider olmak, yani hakim duruma gelmektir. Hakim duruma gelen teşebbüs, ilgili pazarda ilgili ürüne ilişkin fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi temel ekonomik unsurları belirleyebilme serbestisine sahip olur. Burada altı çizilmesi gereken husus, hakim duruma gelmenin değil sahip olunan hakim durumun kötüye kullanılmasının yasaklanmış olduğudur. Keza serbest piyasa ekonomisinde, teşebbüsler arasındaki rekabetin temel amacı bulundukları piyasada lider konuma ulaşmaktır. Bu nedenle, rekabetin düzenlendiği mevzuatlarda hakim duruma gelmek yasaklanmamıştır; çünkü bu durum, serbest rekabet ortamının doğal bir sonucu olarak kabul edilmektedir.

 

            Hakim durumun kötüye kullanılması yasağı 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. Maddesinde düzenlenmiştir. Bir teşebbüsün sahip olduğu hakim durumu kötüye kullanması anlaşma, tek taraflı bir eylem ve hatta eylemsizlik şeklinde ortaya çıkabilir. Bu yasağın konusunu tek bir teşebbüsün eylemleri oluşturur. Hakim durumun kötüye kullanılması, kısaca, lider konumdaki teşebbüslerin sahip oldukları gücü kullanarak doğrudan ya da dolaylı şekilde tüketici refahını azaltması muhtemel eylemlerde bulunması olarak tanımlanabilir. İlgili maddede kötüye kullanma halleri örnek olarak sıralanmıştır. Bunlar arasında, sözleşme yapmayı kesmek, mal vermeyi kesmek, ayrımcılık yapmak, ek yükümlülük koymak gibi kötüye kullanma halleri yer almaktadır.

 

            Yazının devamında, tüm bu verilen bilgiler doğrultusunda Rekabet Kurulu’nun Google hakkında verdiği karar incelenecektir. Rekabet Kurulu, Alphabet Inc., Google LLC, Google International LLC, Google Ireland Limited ve Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti.'den oluşan ekonomik bütünlüğün (Google) genel arama hizmetleri pazarındaki hakim durumunu kötüye kullandığı iddiasıyla ilgili olarak bir soruşturma yürütmüştür. Soruşturma, 12 Ocak 2023 tarihinde başlatılmış ve Google'ın genel arama sonuç sayfasında sunduğu belirli özellikler yoluyla diğer internet sitelerinin faaliyetlerini zorlaştırarak, pazar hakimiyetini kötüye kullanmak suretiyle Rekabet Kanunu’nun 6. Maddesinde yer alan “Hakim durumu kötüye kullanma” yasağını ihlal edip etmediği incelenmiştir.

 

            Rekabet Kurulu, 25.06.2024 tarihinde Rekabet Kurumu’nda yapılan sözlü savunmanın ardından 11.07.2024 tarihinde nihai kararını vermiştir. Bu noktada sözlü savunmada hangi iddialara nasıl yanıt verildiği yayınlanmamış olsa da Rekabet Kurumu’nun kendi sitesinde yer alan duyurular incelendiğinde, verilen kararın kapsamı ve Rekabet Kurulu’nun nihai kararı hakkında fikir edinilmektedir.

 

            Google’da arama yaparken herkesin aşina olduğu kutucuklar karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, “kullanıcılar bunu da araştırdı” gibi, aratmış olduğunuz konularla ilişkili bir başka konuya yönlendirildiğiniz kutucuklar bulunmaktadır. İşte bu soruşturmanın konusunu da tam olarak bu kutucukların hakim durumun kötüye kullanılması sonucu doğurup doğurmadığına yöneliktir. Söz konusu soruşturmanın kapsamında; Google’ın mobil ve masaüstü arama sonuç sayfasında sunmakta olduğu  “videolar”, “çeviri kutucuğu”, “kullanıcılar bunu da sordu”, “hava durumu kutucuğu”, “spor kutucuğu” gibi çeşitli arama özellikleri vasıtasıyla internet sitelerinin söz konusu kutucuklar suretiyle aşağıya itilerek trafik kaybetmelerine neden oldukları yönündeki iddialar oluşturmaktadır. Rekabet Kurulu, üst kısımda yer alan bu kutucuklar nedeniyle diğer internet sitelerine giriş trafiğinde bir aksaklık olup olmadığı incelenmiştir.

 

            Rekabet Kurulu nihai kararında Google’ın hakim durumda olduğu fakat arama motorlarında yer alan bu özelliğin hakim durumunu kötüye kullanmak ile ilişkili olmadığını ve dolayısıyla Google’a idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığına hükmetmiştir. Yani Google’da yer alan  söz konusu çeviri, videolar, alışveriş gibi kutucuklar hakim durumun kötüye kullanılması sonucu doğurmamaktadır. Bu kararda, Google’a herhangi bir idari para cezası uygulanmamış olsa da bugüne kadar Rekabet Kurumu tarafından yürütülen 4 farklı soruşturma sonucunda Google toplamda yaklaşık 1.25 milyar TL miktarında para cezasına hükmedilmiştir.

 

            Rekabet Kurulu’nun vermiş olduğu bu karar, dijital platformların pazardaki sahip oldukları hakimiyetleri kullanarak rekabeti sınırlayıcı veya engelleyici eylemlerde bulunup bulunmadıklarına dair yürütülen soruşturmalara ışık tutmaktadır. Söz konusu karar, Google’ın arama sonuç sayfasında yer alan özelliklerin hakim durumu kötüye kullanmak olmadığına yönelik olsa da, dijital piyasalarda rekabetin korunması için yapılacak çalışmaların önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. 

 

KAYNAKÇA:


Ekşioğlu, Ebru. Sorularla (Kolaylaştırılmış) Rekabet Hukuku. 1. bası, ARİSTO Yayınevi Yayınları, 2017.

 

"Google Genel Arama Soruşturma Kararı Duyurusu." Rekabet Kurumu, https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/google-genel-arama-sorusturma-karari-duyurusu--adfbd3547c3fef1193cc0050568585c9 Erişim tarihi: 31 Ağustos 2024.

 

İnan, Nurkut, ve Mehmet B. Piker. Rekabet Hukuku El Kitabı. Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları, 2007.

 

Öztunalı, Aydın. Rekabet Hukukunda Hakim Durumun Kötüye Kullanılması. 1. baskı, 2014, Ankara.

 

 

Tarhan, Ahmet Oğuzhan. Rekabet Kurumu Tarafından Verilen İdari Para Cezalarının Yargısal Denetimi. Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023.

 

Toftar, Asım Taha. Rekabet Kurumu’nun İnceleme ve Karar Verme Usulü. Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012.

119 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page